google92207d2cbecf4788.html

Prof. Dr. Küçüközmen, İzmir ekonomisinin geleceğini analiz etti

İzmir ekonomisinin gelişmesi için daha fazla dışa açılıp, bulunduğu coğrafyanın avantajlarını finansal canlılığı artıracak stratejik modellere dönüştürülmesinin zorunluğu olduğunu söyleyen İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Coşkun Küçüközmen, İzmir ekonomisinin geleceğini analiz etti

Prof. Dr. Küçüközmen, İzmir ekonomisinin geleceğini analiz etti
05 Mayıs 2020 - 00:22

Covid-19 süreci tamamen ortadan kalktığı açıklansa bile insanların toplu etkinliklerde artık eskisi gibi hemen yer almayacağını, bu sürecin zaman alacağını ve tüm sektörlerin iş yapış şekillerini güncellemek zorunda kalacağını öne süren Prof Küçüközmen, şu açıklamaları yaptı;

Covid-19’dan ilk etkilenecek sektörler hangisi?

Kültür, sanat, eğlence, turizm ve otelcilik faaliyetleri ciddi ölçüde etkilenecek. Karaburun, Güzelbahçe, Çeşme, Urla, Foça, Selçuk hatta Kuşadası’na kadar olan aksta yeme-içme-konaklama sektörü bir süre etkilenecek. Çünkü, normalleşme sonrasında tatil, turizm ve yeme içme yerleri virüs saçabilir endişesi insanları tedirgin edecek. AVM’lere hayati derecede ihtiyacımızın olmadığını da evde kalınca anladık. Bu yapılar, sağlık yatırımına veya eğitim alanlarına dönüştürülebilir

İzmir ekonomisinin toparlanması için ne yapılmalı?

İzmir 19. Yüzyılın başlarında Türkiye’nin hatta Ege’nin ve Akdeniz’in önemli ticaret merkezlerinden biriydi. Bundan 30 yıl önce birkaç bankanın genel müdürlüğü İzmir’deydi. Üniversite öğrenciliğim İzmir’de 1979 yılında başladı. İzmir Enternasyonal Fuarı bundan 30 yıl önce gerçek bir Uluslararası Fuardı. ABD ve Rusya’dan gelen şirketler, birbirlerine karşı gövde gösterilerini İzmir fuarında yapardı. O yıllardan bugüne İzmir çok şey kaybetti. Tekrar aynı özelliğe kavuşması için dışa açılmak zorundadır. Çin, Hindistan ve henüz atağa geçmemiş Rusya var. ASEAN ülkelerinde ciddi fırsatlar var. Türkiye’nin ekonomik geleceği Asya’dadır. Çin’in kuşak ve yol inisiyatifinin Türkiye’deki en önemli ayaklarından birisi İzmir olmalıdır. Modern İpek yolunun sahibi Türklerdir

Tarımsal üretim konusunda ne yapılmalı?

Yakın gelecekte dünyanın bir numaralı sorunu gıda güvenliği ve dolayısıyla açlık riski olacak. Tarım üretiminde imkanlarımız hayli fazladır. Modern tarım olan Tarım 4.0 sürecine zaman kaybetmeden girmek zorundayız

İzmir Gayrimenkul sektörünü neler bekliyor?

Covid-19 öncesinde fiyatların yüksek olmasından dolayı, satışlar zaten istenilen düzeyde değildi. İzmir’de son dönemler de satılan konutların çoğu, sabit ve alt gelir gurubuna yönelik ipotekli satışlardır. Mülk sahipleri mecbur kalmadığı sürece gayrimenkulünü satmayacak. Çünkü, bu ortamda gayrimenkullerin ucuz fiyattan alıcı bulacağı malum. Alıcıların ellerindeki parayı gayrimenkule yatıracağını da hiç zannetmiyorum en azından normalleşme sürecinin belirtileri görülene kadar. Normalleşmeye geçildikten sonra bile Gayrimenkul sektörü bir süre olumsuz etkilenecektir. Türkiye gayrimenkul konusunda çok kritik bir dönemecin eşiğinde. Bankaların elinde konut stoku birikebilir ve bir şekilde bunu ellerinden çıkarmak zorunda olduklarında fiyat dinamikleri farklı yönlere evrilebilir

Gayrimenkul sektöründe bir ‘ARAMA’ konferansı yapılabilir. İnşaat firmalarının belli bir maliyete katlanmadan yeni ve yaratıcı fikirlere erişmesi zor görünüyor

İzmir’de Gayrimenkul fiyatları düşer mi?

Bazı yerler olması gerektiğinden çok daha fazla fiyatlardan satışa sunuluyor. Arz-talep kaynaklı fiyat şişkinliği var. İzmir’de konut balonu oluştu. İnşaat firmalarının ve mülk sahiplerinin fiyatlarını düşüreceğini hiç sanmıyorum. Burada iki yönlü bakmak gerekir. Birincisi, eğer fiyatlar düşerse tüketiciler, ‘demek ki bu fiyatlara da satılabiliyormuş, biz daha önce pahalı almışız’ diyebilir. Diğer taraftan satılamayan konutlar, yatırımcısına, mütehhide, bankaya her gün zarar olarak dönecek. Ancak aradan geçen zaman sonrası, değil alıcı, görücü bile bulunamayabilir, çözüm üretmeye en kısa zamana başlanmalı

Plazalar ve ofisler ne olacak?

İş insanları ‘benim iş yapmak için bir ofise ihtiyacım yokmuş’ demeye başladı. Ofislere kira ve aidat ödemeyi mantıklı bulmayacaklar. Evlerin bir bölümünün ofise dönüşeceğini göreceğiz. Plaza ve ofis stokunun artacağını öngörüyoruz ama yine de belli sektörler ve iş kolları için  için ofisler vazgeçilmez olma özelliğini sürdürecek

Müstakil konutlara ilgi artar mı?

Konutun müstakil olup olmadığı değil, sağlık alanları, temiz içme suyu, elverişli yaşam koşulları, ulaşım kabiliyetleri, eğitim olanaklarına yakınlığı önemlidir. Eğer ki erişilebilir fiyatlardan konutlar satışa sunulmazsa, insanlar evde kal mottosuyla da yaşamlarını sürdürmeye devam ederler. Tüketiciler gayrimenkul fiyatlarını çok yönlü araştırıyorlar

Gayrimenkul satışlarında yaşanan tıkanıklığı aşmak için ne yapılmalı?

Gayrimenkul satışında dijital yöntemler ve marketing zaten yapılıyordu. İhtiyaç olan, alternatif pazarlama kanallarıdır. İnşaat firmaları, mülk sahipleri ve emlak ofisleri uyguladıkları satış yöntemlerini güncellemek zorundalar. Lüks konutları seri ilan siteleriyle veya sosyal medya reklamlarıyla satamazsınız. Satış ofisleri açıp yoldan geçenlere de artık konut satılamayacak. Hedef kitlede farkındalık yaratıcı ve alternatif pazarlama kanalları olan Gayrimenkul PR modeli denenmeli

www.ekonomiege.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum