google92207d2cbecf4788.html

Güney Afrika'daki korona mutasyonu endişelendiriyor

İngiltere’nin ardından koronavirüsün bir mutasyonu Güney Afrika'da da keşfedildi. Bu haber ülkede endişeye neden olurken, Güney Afrikalı virolog Wolfgang Preiser, genel durumda büyük bir değişiklik beklemiyor.

Güney Afrika'daki korona mutasyonu endişelendiriyor
23 Aralık 2020 - 20:56

İngiltere’nin ardından koronavirüsün bir mutasyonu Güney Afrika'da da keşfedildi. Bu haber ülkede endişeye neden olurken, Güney Afrikalı virolog Wolfgang Preiser, genel durumda büyük bir değişiklik beklemiyor.

DW: Güney Afrika'daki koronavirus mutasyonu hakkında ne biliyorsunuz? İngiltere'deki yeni virüs varyantına benziyor mu?

Wolfgang Preiser: Aynı virüs varyantı değil. Açıkçası birbirlerinden bağımsız olarak ortaya çıktılar. Ancak bazı ortak yönleri var ve bu benzerlikler bizi endişelendiriyor. Mutasyonların, virüsün bir hücreyi ve dolayısıyla yeni bir kişiyi enfekte etme yeteneği üzerinde ve aynı zamanda muhtemelen bağışıklık sisteminin tepkisine bir etkisi olabilir. Güney Afrika mutasyonunun, diğer varyantlarından daha bulaşıcı olup olmadığı henüz kesin olarak bilinmiyor. Ancak iki ay içinde ülkede çok hızlı bir şekilde yayılmış olması, bu virüs varyantının aslında çok kolay bulaştığını gösteriyor. Belki de diğerlerine nazaran çok daha kolay oluyor bu. Neden oldukları etkileri birbirinden ayırmak zor. Örneğin, şu anda Güney Afrika'da yaz ortasındayız. Okul ve üniversiteler uzun bir tatile girdi. Geçtiğimiz haftalarda lise mezunları, zorlu bir öğretim yılını geride bırakmalarını çeşitli partilerle kutladı. Nitekim bu partilerin "süper bulaştırıcı” işlevi gördüğünü ve akabinde virüsün çok daha hızlı yayıldığını da biliyoruz.

Mevcut aşılar için yeni mutasyon ne anlama geliyor?

Bir aşının ve bunun sayesinde yeni virüse karşı oluşan bağışıklığın, virüsün diğer varyantlarına karşı işe yarayıp yaramayacağını henüz bilmiyoruz. Bunu ortaya çıkarmak için şu anda laboratuvar testleri yapıyoruz.

Birçok ülke İngiltere uçuşlarını iptal etti...

Bunu biraz abartılı buluyorum. Yeni virüsün, mevcut durumu kökten değiştireceğini de düşünmüyorum. Olup biteni daha kesin bir şekilde değerlendirene kadar, bir şeyler yapılmak istenmesini anlıyorum. Bir-iki haftaya kadar durumun netleşmesini umuyorum. Zira bazı sürprizler olabilir. Mutasyona uğramış yeni virüs varyantının uzun süre önce Almanya'ya ulaştığı ortaya çıkarsa, bu beni fazla şaşırtmayacak.

ney Afrika'da enfeksiyon sayısı artıyor. İkinci dalgayı ne tetikledi?

Beni kişisel olarak biraz sarsan şey, yeni dalgayı bu kadar erken yaşıyor olmamız. Burada sonbahara gireceğimiz ve havaların soğumaya başlayacağı Nisan-Mayıs aylarında ikinci dalganın geleceğini ummuştum. Şu anda bir tatil rehaveti var. İnsanlar genelde yollarda ve uzun süre dışarıda vakit geçiriyor. Aslında gerek hava sirkülasyonu gerekse ultraviyole ışınlar, böyle bir virüsün insandan insana yayılmasını çok daha zor hale getirir. Ama yine de bu ikinci dalgayla karşı karşıyayız. Yoksul nüfusun yoğun olduğu Cape Town gibi yerlerde, ilk dalgadaki enfeksiyon oranının yüzde 45'lere ulaştığını biliyoruz. Pek çok insan, hastalığı bir kez geçirince bağışıklık kazandığını sanabilir. Bu bence vurdumduymazlık. Çünkü hâlâ virüs kapma potansiyeline sahip çok sayıda insan mevcut. Maske ve mesafe gibi tedbirlere mutlaka riayet edilmesi gerekiyor.

Önlem ve kısıtlamalar çok erken mi gevşetildi? Halk yeterince aydınlatılmadı mı?

Güney Afrika'da aslında çelişkili uygulamalar yapıldı: Nispeten erken bir kapanma yaşadık. Ekonomisi zaten çok kötü durumda olan bir ülkede, buna ancak birkaç hafta dayanabilirsiniz. Pek çok insan, geçinebilmek için dışarı çıkıp çalışmak zorunda. Dilencilik yapıyor olsa da evinden çıkmaktan başka çaresi yok. Salgının pik yaptığı bir evrede ise önlemler gevşetildi. Neyse ki daha sonra alınan birkaç küçük tedbirle ilk dalgayı yatıştırmayı başardık. Sanırım şu anda tüm bu önlemlerden dolayı toplumda biraz yorgunluk var. Giderek daha fazla insanın -ki zenginlerin de buna dâhil olması ilginç- maskelerini yarım yamalak taktığını veya çene altına indirdiğini, hatta hiç takmadıklarını görebilirsiniz.

Afrika'daki ikinci dalga nasıl durdurulabilir?

2020'de öğrendiklerimizi mutlaka uygulamalıyız: Maske takın, mesafenizi koruyun, sosyal hayatı olabildiğince sınırlı tutun. Bunların gerekliliği yapıcı bir mesajla anlatılmalı. Örneğin: "Maskeni takarsan, büyükanneni korursun!" Bunu yanı sıra caydırıcı mesajlar da gerekiyor tabi: "Burada bir parti vardı ve şimdi büyükbaba öldü!" Tıpkı sigara tiryakisi bir kişinin akciğer resminin, sigara paketlerinin üzerine basılması gibi. Virüsün bu yeni varyantının, insanları silkeleyip uyandıracağını tahmin ediyorum. Eskisinden çok daha bulaşıcı olduğu ve daha da ciddi hastalıkları tetikleyebileceği duyulduğunda, belki önlemler konusunda daha hassas davranılır. Tabi bu durumun kanıtlanıp kanıtlanmaması ayrı bir mesele. Ancak insanlar "Şimdi daha dikkatli olmalıyım" diye düşünüyor. Bu ne kadar çok kişi tarafından benimsenirse enfeksiyon sayısı da o oranda azalır. Zaten hedefimiz de bu değil mi?

Profesör Wolfgang Preiser, Güney Afrika'nın Cape Town kenti yakınlarındaki Stellenbosch Üniversitesi'nde Tıbbi Viroloji Bölümü Başkanlığı görevini yürütüyor. Preiser, Güney Afrika'daki koronavirüs mutasyonunun keşfedilmesine de katkıda bulundu.

(Bu söyleşi, daha kolay okunup anlaşılması amacıyla kısaltılarak yayınlanmıştır.)

Söyleşi: Silja Fröhlich

© Deutsche Welle Türkçe


YORUMLAR

  • 0 Yorum