google92207d2cbecf4788.html

Big Boss sadece çamuru mu kazıdı?

Sebahattin Karaca / Foça

Big Boss sadece çamuru mu kazıdı?
27 Aralık 2020 - 22:39
Foça dahil olmak üzere deniz kenarında kurulmuş 3000 yıllık Antik Kentlerin, karada olduğu gibi denizleri de tarihi bulgu yatağıdır.

TARİHİ ESER ZENGİNİ OLAN, ANTİK KENT DENİZLERİ..
Bayraklı'da bulunan Antik Kent Symrna’nın hemen karşısındaki, İzmir körfezinin Bayraklı - Bornova - Alsancak arasında kalan kısmı temizleniyordu. Temizlik öyle bizim ara sıra basında gördüğümüz gibi kıyıda ve insan gücüyle ya da dalgıçların marifetiyle yapılmıyordu.

Belçika’nın Big Boss firmasına ait koca koca gemiler iş başındaydı. Üzerinde kurulu düzenekle oldukça büyük bir gemi, 2 Metre küplük  kepçesini denizin dibini indiriyor, ayarlanmış mekanik sayesinde dipteki  çamuru alıyor, yukarı çekiyor ve yanı başında ki tabanı düz mavnaya bırakıyordu. Mavna dolunca , çamuru boşaltmak için körfezin çıkışına doğru yola koyulduğunda, başka bir mavna temizlik gemisine çoktan yanaşmış oluyordu. Körfezde bu temizlik aylarca sürdü.  

Aradan birkaç sene geçti. Alsancak Limanı genişletildi. Yolcu yanaştığı kısım yerinde saydı ama konteyner taşıyan yük gemileri için oldukça büyük bir liman yapıldı. Gerekli alanı yaratmak üzere deniz dolduruldu. İskele için ise ne kadar beton döküldüğünün hesabını bilmek mümkün değil. O günün koşullarında pek çok sebepten ve de ihtiyaçtan doğru bir yatırımdı. Hala İzmir, Ege, Türkiye bu limandan en üst seviyede fayda görüyor.

Antik Kent Kyme (ALİAĞA)
Gelelim Aliağa’ya, içinde Antik Kent Kyme’yi barındıran Aliağa, bilindiği üzere aynı zamanda da ağır sanayi bölgesidir. Aliağa İçinde Rafineri dahil sayısız büyük kuruluşlar, fabrikalar, çok sayıda liman barındırıyor. Ham madde ithalatı, sanayi ürünü ihracatı bakımından Egenin hatta Türkiye’nin göz bebeği olduğu için son 30 yılda irili ufaklı 10’a yakın liman daha yapıldı. Her birisi ayrı ayrı amaca ve ayrı ayrı firmaların ihtiyaçlarına cevap veriyor. Bütün bu olup bitenlerin yanı sıra Kyme’nin çok yakınında denizden çıkarılan bir insan boyunda ki “Koşan Atlet Heykeli” İzmir Arkeoloji Müzesinde sergilenen en önemli eserlerinden biridir. *Bakınız “ Foçalı balıkçı koşan atlet heykeli izinde”

Antik Kent Eryhrai  (ÇEŞME)
Aynı durum Antik Kent Erythrai yani Çeşme merkezindeki kalenin hemen karşısında vücut buldu. 2000’li yıllara kadar kıyıdan kalkan ancak küçük boyutlu olan ve giderek büyüyen yolcu gemileri için daha büyük bir liman gereği ortaya çıkınca, hemen oracığa deniz dolgusu gerçekleştirildi. Ardından bugün ki  liman yapıldı. Faydalı da oldu. Çeşme uluslararası bir kapıya, bir limana kavuştu. Turizmine artı değer kazandırdı. Turizm gelirlerinin artmasına yol açtı. 

Antik Kent Phokaia (FOÇA)
Foça, en az üç bin yıllık antik kent olan ve özellikle MÖ.VI. yüzyılda içinde kültür, sanat, gemi yapımı, ticaretle uğraşan başarılı İyonların yaşadığı bir şehirdi. Hatta o dönemde Foça, kültür ve sanat aracılığı ile Akdeniz kıyı kentlerine medeniyeti yayan, Karadeniz’de Samsun, Akdeniz’de Marsilya’yı kuran İyonların memleketiydi. Antik Kent Phokaia’nın üzerinde yaşayan günümüz insanının önemli bir bölümü, Foça’nın parlak geçmişiyle gurur duyarlar.  İyonlardan beri Foçalıların kullandıkları 2 liman vardır. Bunlar Büyükdeniz ve Küçük deniz limanlarıdır.  Bu limanlar adeta iç deniz, göl veya körfez gibidir. Çok korunaklıdır. Bu bakımdan 1990’larda Büyükdeniz’e yat limanı 2010’lar da ise yine Büyükdeniz’de Fener burnunun korunaklı iç kısmına Balıkçı teknelerinin ihtiyacını karşılamak amacıyla bir liman daha yapıldı. Bir başka kıyı ve liman düzenlemesi 50’li yıllarda Küçük Deniz’de yapılmıştı.  İlk yapılan doğru idi, son yapılan da doğru da oldu. Aksini söylemek mümkün değil. 

Ancak şunu da not düşmeden edemeyeceğim. Sanıyorum yıl 1990'dı. Maalesef aynı firma olan Big Boss tarafından Küçükdenizde’de, İzmir Bayraklı arasındaki körfezde yapıldığı gibi, deniz dibi temizliği yapıldı. O güne tanıklık ettim. Deniz dibi çamurdan temizlenirken çamurun içinde önemli tarihi bulgular var mıydı yok muydu? Bunu bilmek mümkün olamadı. Bu arada bir kere daha vurgulamak isterim ki, burada bağlı  ve limanı gerdanlık gibi süsleyen, değerine de değer katan küçük balıkçı tekneleridir. Bu durum Küçükdeniz doğasına uygun önemli bir husustur. Küçükdeniz’e eşsiz güzellik katmaktadır. Ayrıca Küçükdeniz kim ne derse desin, “Efsane değil çıplak gözle görülen ve içinde yaşanan Foça’nın Kara Taşının ta kendisidir. Bana göre Foça’nın her tarafı birbirinden güzeldir. Ama Küçükdeniz, Foça’nın göz bebeğidir. Koruyup kollamak hepimizin vatandaşlık görevidir. 

Antik kent Pitane (ÇANDARLI)
Şimdilerde ise Antik kent Pitane yani bugün ki adıyla Çandarlı’ya, Dünya’nın en büyük konteyner limanlarından birisi yapılıyor.  Yapılsın, helal olsun, iyi de olur. İzmir artık bu yükü taşıyamıyor. Yük, merkezden kanatlara kaymalı.  Hepsi doğru.  Güzel ve ülkemizin gelişimine fayda sağlayan yatırımlar.

Peki bu işler nasıl yapılıyor ya da yapılmalı ?
Ancak ülkemizin kıyılarında 3000 yıl önce kurulmuş olan Antik Kıyı Kentlerinde, yeni liman yapımı gibi önemli projelerin inşaatından önce, tam olarak hangi kurumlardan nasıl görüşler alındığını, izinlerin hangi kriterlere dayandırıldığını, kağıt üzerinde yazılı olan her şeyin, alan uygulamasına ne kadar yansıdığını, bilmiyorum. 

Ama uğraşımız turizm işimiz otelcilik olunca, değişik mesleklerden yerli yabancı pek çok kıymetli insan tanımak mümkün oluyor. 

Geçenlerde böyle bir şey oldu. Tesadüfen bir Alman Su Altı Arkeoloğu ile tanıştım. Otelin terasında antik kentler hakkında başlattığımız fikir alışverişi kısa sürede ilginç ve bir o kadar da faydalı sohbete dönüştü.

Antik Kent sularında dalış yapıp yapmadığını, yaptı ise nelerle karşılaştığını, batık gemi veya tarihi değeri olan bulgular ile karşılaşıldığında genel olarak ne gibi işlemler yapıldığını sordum.

Verdiği yanıtlar, yaptığı açıklamalar çok ilginçti:

“Her ülkenin koruma yasası ve alan uygulamaları az da olsa birbirinden farklıdır. Esas farklı olan ise korumanın önemini faydasını anlamak, gelecek nesillere karşı sorumluluk olduğunu idrak etmek, alan çalışmalarına önem vermek, bütçe ayırmak, yasalara uymaktır. Kanun yapıcılarının da, uygulayıcılarının da, daha da önemlisi halkın bu işi top yekun sevmesi gerekir.

Bugüne kadar farklı ülkelerde, farklı milliyete sahip Su Altı Arkeologlarıyla çalıştım. Kimi zaman batıklara daldık araştırdık, kimi zaman Antik kıyı kentlerinin sularına daldık.

Antik kentlerin sularında rast geldiğimiz buluntuları ve tarihi değeri olan objeleri yerinde işaretliyor, isimlendiriyor, resmini çekiyor ve daha sonraki toplantılarda ne olduğunu, nerelerde nasıl değerlendirileceğini vs. konuşuyor, kurul olarak ne yapılacağına karar veriyoruz. 

Genel olarak buluntuları yerinde bırakmaya özen gösteriyoruz. Bazen de bir müzeye götürmek ve sergilemek kaçınılmaz oluyor. 

Başka bir kaçınılmaz konu ise; şayet bir antik kent sularına liman yapılacaksa işte o zaman, ya buraya liman olmaz diyoruz, ya da o noktada ve o alanda ne kadar tarihi eser veya buluntu varsa onları çıkarıyor müzelerde sergiliyor veya depolarda koruyoruz. Bu işlem yapılmazsa liman bitiminde büyük gemiler koca gövdeleriyle, limana girip çıkarken deniz dibindeki tüm tarihi değerleri yok eder. Böylece bir tarih silinir.”

Anlattıklarını keyifle hatta ağzım açık dinlerken içimden hep “olur olur, bir gün bizde de olur” diyordum. 

Nitekim daha sonra yaptığım araştırmalarda bizde de Su Altı Arkeologlarının, Bodrum ve Antalya’da batık dahil olmak üzere sularımızda ve Antik Kıyı kentlerinde bilimsel dalışlar yaptıklarını öğrendim.

Bundan dolayı çok mutlu oldum. Umarım Foça’da da bir gün, bu türden dalışlar resmen başlar. 

Küçük bir hatırlatma: 27. 10. 2020 tarihinde yayınlanan yazımda Foça iç denizinde 1649 yılında batan onlarca savaş gemisi var. Belki de bir gün ilgili kurumlar şuna bir bakalım der ve denize bilimsel dalışı yaparlar. “Ne diyelim, Allah’tan umut kesilmez.” 

*Bakınız (1649’da Yaşanan ve Yasaklanan “Foça Deniz Savaşı” Foça’da Yaşanan Osmanlı- Venedik Savaşı)

Önemli Not: Bu yazıyı yaklaşık 1 ay önce bitirmiştim. Yazı, yayın sırasını bekliyordu. Tam da bu sırada Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü yaptığı araştırmalarda Foça Liman girişinde bir savaş gemisi batığı buldu.  Bir değil daha onlarca gemi, Foça iç limanında keşfedilmeyi bekliyor.

Sebahattin Karaca
































www.facebook.com/focaveizmirhaberleri/posts/4801794456527983
[email protected]
www.sebahattinkaraca.com

YORUMLAR

  • 0 Yorum