Ben Foçalıyım -1-


1957 yılının mart ayında Foça'da dünyaya geldim.
Sadece rum evlerinin var olduğu, denizin toprakla doğal ortamda buluştuğu, deniz kıyılarında oturacak bir sandalye veya bankın bile bulunmadığı zamanlarda!
Foça bakir, Foça doğal ve Foça çok güzeldi.
O zamanlarda Foça halkının iki geçim kaynağı vardı: Balıkçılık ve çiftçilik.
Üç beş sayılı memur zaten Foça'da dikkati çeken saygın kişilerdi.
Onlar dışarıdan geldikleri ve genelde tahsilli oldukları için, belki de Foça'ya hizmet ettikleri için Foçalıların gözünde değerliydiler.
Babam 1924 yılında yapılan mübadele sonucu dedem ve ninem ile iki yaşındayken Selanik Kavala'nın Pravuşta kazasından Foça'ya gelmiş.
Şu anda oturduğumuz evimiz Rumlar tarafından 1907 yılında yapılmış.
Limni adasından gelenler deniz boyundaki evlere yerleşirken, bizim kavalalılar tarlaya yakın olsun diye iç taraftaki evleri tercih etmişler.
Çünkü Limnililer denizden, kavalalılar topraktan geçineceklermiş.
Foç'anın sokakları niye dar diye merak ettiyseniz, motorlu taşıtların olmadığı dönemlerde Rumlarda tarlada çalıştıkları için sokakları sadece bir eşek yükü geçecek genişlikte yapmışlar.
Çünkü o zamanın zengin rumları taşıt olarak eşekleri kullanırlarmış. Bu tarlalara taşıma işlemi benim çocukluğumda bile devam etti.
Tarlalarda genellikle tütün işlenir, zeytin toplanırdı.
Herkesin mutlaka işleyeceği bir toprağı vardı.
Sabah gün doğmadan tarlalara gidilir, tütün yaprakları kırılır, güneş yükseldiğinde eve dönülürdü.
Her aile kahvaltısını yaptıktan sonra topladığı tütün kelterlerini ortaya döker, tek tek tütün şişlerine dizer, kargılara bağlı iplere geçirir, karmanyola dediğimiz tellerde kuruması için asardı.
Kim daha önce tütün dizme işini bitirirse yakınındaki komşusuna yardıma giderdi.
Yardımlaşma çok fazlaydı.
Ufacık ellerimiz simsiyah katran olur, onları temizlemek için uğraşır dururduk.
Öğleden sonra tütün dizme işimiz biter bitmez anneler çocuklar komşular doğru denize!...
Üzerimizdeki tütün katranı kaşıntısını yok etmenin, yorgun bedenleri dinlendirmenin tek çaresi Foçamızın temiz ve serin denizinde neşe içinde yüzmekti.
Her gün rutin olarak yaşanan bu olaydan sonra evlerimize döner, banyomuzu yapar, Foçanın derin sessizliğinde öğlen uykusuna dalardık.

Mutlu Yüzügüler / Foça