Şehzade Halil’in Foça’ya Kaçırılma Öyküsü

CEVAT YILDIRIM YAZDI: GELİBOLU İZMİT FOÇA ÜÇGENİNDE BİR TALİHSİZ ŞEHZADE


Şehzade Halil’in Foça’ya Kaçırılma Öyküsü

Son günlerde tekrar Foça Tarihi ile ilgilenmeye başladım. Dün geceydi. Dukas imzalı bir name aldım. Hemşerimiz ne de olsa; kendi yazılarında benim Nouveau Phokaia’da (Yenifoça) evim var diyordu. Ben de ona sen Osmanlı’nın kuruluş dönemini yazmışsın. O bölümü anlatıver de hem Yeni foçalılar hem de ilçemiz Foça halkı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarını öğrensinler diye yazdım.

Mektubuma tamam hocam da, Osman Bey, Orhan Bey, I. Murat kısmını dedem yazmış. Ben ise I. Mehmet’ten itibaren II. Bayezıt’a kadar olan kısmını yazdım. Foçalar’ın Ceneviz Bey’i beni II. Mehmet’e elçi olarak gönderdi, istersen onu anlatayım. Fakat sen Orhan oğlu Halil’in İzmit’ten Foça’ya kaçırılması olayını istiyorsun. Öyleyse sen, sizinkilerden Halil İnalcık, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Ömer Lütfi Barkan, Aşıkpaşa zâde’ye, Enveri’ye bak. Batılılardan da Hammer, Gibbons ve Fransız Paul Le Merle’ye de bakabilirsin diye söyledi. Hemşerimizin önerdiği eserlere baktım. Ayrıca günümüz gençlerinden bazılarının yazdığı makaleleri de okudum.Cumhuriyetin ünlü tarihçilerinden Fuat Köprülü’yü de ihmal etmedim.

1357 yılında Orhan Gazi oğlu Halil, İzmit’te Foçalı korsanlarca denizde kayıkla gezerken alınıp Foça’ya getirildi. Bu konuyu sağlıcakla anlamak için, önce Orhan Bey’i anlatalım.
Orhan Bey, Osman Bey’in oğludur. Osmanlı Devletinin ikinci beyi ve sultanıdır. 1281 yılında Söğüt’te doğdu. Avrupa topraklarına geçiş onun döneminde başarıldı. 1320 tarihinden itibaren babası onu kendi vekili gibi nitelendirdi. 1326’da Bursa alındı . O sırada Osman Bey rahatsızdı. Romatizmadan ıstırap çekmekteydi. Bursa’nın fethinden sonra İzmit körfezi’nin güney kıyılarını fethetti. Osmanlı Beyliğinin sınırlarını Karadeniz kıyıları ve İstanbul kıyılarına doğru genişletti. 1330’da İznik alındı. Bir yıl sonra beylik merkezi buraya taşındı . 1337 yılında İzmit’te kalenin sahibi Paleologos hanedanına mensup Marika mallarını alarak İstanbul’a gitti. 1345’te Karesi Beyliği işgal edilerek sınırlar Çanakkale Boğazına dayandı. Karesili gazi beyler Osmanlıları devamlı boğazın karşı tarafına yerleşmeleri için teşvik ediyordu .

Kantakuzinos Aydınoğlu Umur’un tavsiyesi ile Orhan Bey’le arkadaş oldu onun yardımıyla işlerini görmeğe başladı. 1346’da kızı Theodora’yı Orhan’a verdi. Osmanlı Devleti ile bağdaşmayı sağlama aldı. Orhan Bey’in yardımıyla İstanbul’a girdi ve Ioannis V. Paleologos ile ortak imparator ilan edildi. Osmanlı kuvvetlerinin yardımıyla Trakya’yı Sırplara karşı koruyabildi. Ünlü tarihçimiz Uzunçarşılı “Büyük Osmanlı Tarihi” adlı eserinin 135’ci sayfasında yukarıda adı geçen evlilik olayını eserinde anlattı. Biz yine Gibbons’un gözüyle evlilik olayını aktaralım.

Prenses Theodora ile Orhan Gazi’nin Evliliği:
“Theodora, ipek ve sırma perdelerle örtülü bir tahta oturdu. Askerler silahlı, ama yalnız İmparator at üstündeydi. Bir işaret üzerine perdeler birden çekildi ve gelin (ya da kurban) diz çökmüş harem ağaları ve düğün meşaleleriyle çevrelenmiş olarak göründü. Mutlu olay, boru ve trompet sesleri ve düğün şarkılarıyla duyuruldu. Theodora kilise töreni yapılmaksızın barbar eşine teslim edildi. Ama Bursa’daki haremde dinini korumasına izin verileceği üzerine anlaşmaya varıldı. Babası bu zor durumda gösterdiği metanet ve sadakatten ötürü onu kutladı” Kinros, 31,

Türk yazarlar: Birkaç gün sonra Türk heyeti gelini alıp büyük şenliklerle ve sevinçle götürdüklerini ifade ettiler. Merasimle karşılandığını da belirtirler. Paragraflarda olan farklı görüşlere saygı göstermek gerekir diye düşündüm.

Orhan Bey’in büyük oğlu Süleyman Paşa 1352 yılında kuvvetlerini boğazın karşı tarafında bulunduruyordu. Trakya’da ilerleyen Sırp ordusunu bozguna uğrattı. Bu zafer Süleyman Paşa’nın Rumeli’de yerleşme imkânını sağladı. Gelecek yıl yapılacak savaş için askerin bir kısmını Çimpe kalesinde bıraktı. 1354 yılında önceden tasarlanmayan gece kendiliğinden meydana gelen doğal bir olay Gelibolu ve civar kalelerin surlarını yıktı. Bu durum Osmanlı kuvvetlerinin işlerini kolaylaştırdı. Deprem tüm çağdaş kaynaklarca kaydedilmişti.4
Fransız Paul Le Merle, Bizans tarihi anlatımında 134. Sayfada; Bursa’nın 1326’da, Nikaia’nın (İzmik) 1329’da, Nikomedia’nın(İzmit) 1337’de Türkler tarafından alındığını yazdı. Uzunçarşılı’da Bursa ve İzmit’in alınmasını aynı şekilde gösterdi. İznik’te ise 1329 ve 1330 tarihleri yer alır. Kantakuzinos’un kızı Theodora’yı Orhan Bey’e verdiğini söyler. Ancak Türkler’in Trakya’da ilk asker çıkardığı Çimpe kalesinin İstanbul Boğazı’nda olduğunu yazdı. Gerçeği Gelibolu yarımadası ve Çanakkale Boğazı olmalıydı. İşte Batılılar ile Türk tarihçiler arasında böyle farklar olabiliyor. Türk Tarihçilerinin ana kaynağı ise, “Tevârih-i Âl-i Osman” Âşıkpaşazâde, Neşri gibi yerli yazarlardır.

Miladi 1357 yılıydı. Orhan Gazi’nin beş oğlundan üçüncüsü Halil’di. Orhan Bey ile Prenses Theodora’nın oğullarıydı. 12 yaşındayken İzmit Körfezi’nde kayıkla geziyordu. O yıllarda İzmit körfezi şimdiki gibi kirli değildi. Deniz cam gibiydi. Şehzade annesiyle birlikte İzmit’teki sarayda oturuyordu. Aylardan Temmuzdu. Sıcak günler insanları bunaltıyordu. Halil kimi vakit yüzer, kimi vakit kayıkla gezerdi. Foçalı Rum korsanlar birkaç kez körfezi izlemişti. Sessizce Halil’in kayığına sokuldular. İki güçlü denizci kocaman elleriyle şehzadeyi tutup, hem de ağzını kapayarak, kendi kadırgalarına alıverdiler. Olayı görenler Orhan Gazi’ye bilgi verdiler. Orhan Bey çocuğunu kurtarmak için çareler ararken, Rumeli’de bulunan Süleyman Paşa’nın vefat haberi Sultan Orhan’a ulaştı. Şehzade Süleyman Paşa Bolayır taraflarında avlanırken attan düşüp, ruhunu teslim etti. Padişah hastaydı. Bu iki olumsuz olay onu daha çok üzdü. Aklına Bizans İmparatoru geldi. Ondan yardım istedi. İzmit ile Foça arası 300 deniz milinden fazlaydı. Fakat evlat acısı hükümdarın yüreğine dolmuştu. Halil’in kurtarılması için V. Ioannis Paleologos’un umar olacağını düşündü. Bizans’ın dış işlerine bakan görevliler bu durumdan yararlanmayı becerdiler. Orhan Bey’den istekleri vardı. Bunları maddeler halinde yazıp Orhan Gazi’ye imzalattılar. İlk istekleri, Bizans topraklarına karşı tüm saldırılar durdurulacaktı. Halil’n kurtarılması için Foça’ya gidecek gemilerin masraflarını Osmanlı hükümdarı karşılıyacaktı. Bizans imparatoru’nun o zamana kadar birikmiş vergi borçları silinecekti. Orhan Bey Trakya’da bulunan Kantakuzinos’un oğlu Mattheos’a bundan böyle her türlü yardımdan vazgeçecekti Ayrıca İmparator V. Ioannes’i desteklemesi istenen vaatlardan biriydi.

Bu anlaşma ile Rumeli’de ilerlemeler duracaktı. Kantakuzinos ailesiyle yapılan anlaşmalar bitecek, Devletin Trakya’da yayılma politikası sona erecekti. Bizans Devleti Trakya’daki durumu kendi menfaati yönüne çevirmişti. İzmit’in 1334’deki kuşatmasının kaldırılması için Osmanlı Devletine yıllık 7500 Venedik altını vermeyi kabul etmişti. Bizans yeni anlaşma ile o haraçtan kurtuluyordu. Bizans imparatoru Osmanlı Devleti ile dostluk ve yardım antlaşması imzalarken, Papa’ya mektup yazarak Rumeli’de Türkleri durdurmak için haçlı donanması istiyordu.

Karesi’den Trakya’ya geçen Türkmen gruplar ve gaziler Anadolu’ya dönmek istemiyordu. Zira Gelibolu’nun Türkler tarafından alınmasından sonra o tarafta köyler kurulmuştu. Orhan Bey’in bacanağı olan imparator işleri yüretebilecek miydi? Süleyman Paşa Bolayır’da toprağa verildi. Orhan Bey, türbeye yakın bir de imaret yaptırdı. Onun yerine ikinci oğlu I. Murat’ı lalası Şahin Bey’le birlikte Trakya’ya gönderdi.

İnalcık, Orhan Bey’in Halil’in kurtarılması için Bizans İmparatoruna 30.000 Venedik altınını fidye olarak verdiğini yazar. Şucâ ise altın miktarını, 100.000 olarak belirtir. Halil’i kurtarmak için V. Paleologos Deniz yolyla Foça’ya geldi, kaleyi kuşattı. Başarılı olamadı geri döndü. Orhan Bey İmparator’un başarısızlığına kızdı. Kadıköy’e kadar giderek oğlunun kurtarılması için biraz sert emirler verdi. İmparator, fidyenin yarısını kendisinin ödeyeceğini söyleyerek ikinci defa Foça’ya geldi. Kalede bulunan vali Kalethetos ile görüştü. Bu kere kadırgalarda Osmanlı askeri de vardı. Trakya’daki Osmanlı askerinin kalması için bir sulh anlaşması yapacağını açıkladı. İmparator savaş yoluyla yapamadığını şimdi barış yoluyla yapacaktı. Anlaşma yapıldı. Fidye ödendi. Halil imparatora teslim edildi. Şehzade V. Paleologos ile birlikte İstanbul’a geldi. İmparator şehzadeye lalası gibi davrandı. Halil esaretten kurtuldu. İmparator 10 yaşındaki kızı İrene ile Halil’i nişanladı. İzmit’te bulunan Orhan Bey’in yanına giderek oğlunu Orhan Bey’e anlaşmaya uygun olarak verdi. Bizans tarihçisi Gregoras Halil gelinceye kadar Trakyada harekât yapılmadığını yazıp gerçeği belirtti. İmparator Halil’in veliaht olmasını da Orhan’dan istese de gelecek ne gösterecekti! Osmanlılarda veliahtlık kurumu olayların gelişimine göre Allahın takdirine göre kazanılıyordu. Murat ordunun arkasından Trakya’ya gönderilmişti. Rumeli topraklarında göstereceği başarı ona taht yolunu açacaktı. Bizans’ta sülalelerin taht kavgası onları Balkan devletlerinden yardım istemek zorunda bırakıyordu. Türklerden de yardım istiyorlardı. Venedik ve Ceneviz de birbirleriyle rekabet ediyordu. İmparator yardım almak için Avrupa’ya gitti. Macaristan kralı Layoş’u ziyaret etti. Kendisine yardım edilecek olursa mezhep değiştirerek katolikliği kabul edeceğini bildirdi. Bizans’ın bu saltanat kavgalarından Osmanlılar yararlanmayı bildiler.
İmparator kiliselerin birlikte hareket etmesi fikriyle Papa VI. İnnocentus ile anlaştı. Amaç haçlı seferi gerçekleştirmekti. Girişilen çabalar boşa gitti. Bizans ve bağdaşıkları 1359’da Lapseki bir çıkarma yaptılar. Osmanlılar onları beklemekteydi. Yenilip İstanbul’a döndüler. Bu yengiden sonra Lala Şahin Paşa ve I. Murat Trakya’da fetihleri sürdürdü.

Birinci Murat Edirne ve Filibe’yi aldı. Edirne’nin fethi 1361 yılıdır. Edirne Bursa’dan sonra ikinci başkent oldu. Şehir, köprüler, çeşmeler, camiler, imaretler, hastaneler ile tam bir Osmanlı şehridir. 300’den fazla Osmanlı Camisi vardır. II. Bayezid’in yaptırdığı Şifa yurdu Selimiye Camii ve Kırkpınar şehitliği ve buradaki orman görülmeye değer.
Siz Halil’in sonunu merak ediyorsunuz. Acaba tahta oturdu mu? Talihsiz şehzadenin İrene’den iki oğlu oldu. 1361’de Gündüz, 1362’de Ömer isimli iki oğlu doğdu. İkisi de yaşamadı. Halil de 15 yaşına gelince dünya değiştirdi. Ruhu şad olsun.

Cevat Yıldırım

Kaynak: Foça Gündem