Foça eski devlet hastanesi yine kaderine terk edildi

İzmir’in Foça İlçesi’nde Küçükdeniz Limanı Sahili’nde bulunan ve ilgisizlikten çürümeye başlayan eski devlet hastanesi binası konusunda vatandaşların tepki ve talepleri devam ediyor.


Foça eski devlet hastanesi yine kaderine terk edildi

İzmir’in Foça İlçesi’nde Küçükdeniz Limanı Sahili’nde bulunan ve ilgisizlikten çürümeye başlayan eski devlet hastanesi binası konusunda vatandaşların tepki ve talepleri devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde (basında yer alan haber ve perişan görüntüleriyle) gündeme gelen eski devlet hastanesi; ilgililerin kapı ve camları kontrplak benzeri malzemelerle kapatmasının ardından yine kendi haline bırakıldı. Vatandaşlar bölgedeki yaşlı nüfus yapısının da dikkate alınarak, bina tamamen metruk hale gelmeden aile ve toplum sağlığı merkezi haline getirilmesini istiyor.



Foça İlçe merkezinde mevki olarak en değerli noktalardan birinde kurulu olan bina 1932 yılından 2019 yılına kadar askeri hastane, sağlık evi, hükümet tabipliği, sağlık merkezi, merkez sağlık ocağı ve 25 yataklı Foça Devlet Hastanesi olarak sağlık hizmeti verdi. 2019 yılı başlarında kapasite olarak yetersiz kaldığı için Atatürk Mahallesi yamaçlarında inşa edilen 50 yataklı yeni Devlet Hastanesi binasına taşındı. O tarihten sonra boş kaldı. Bu süre içinde kimliği belirsiz kişiler tarafından kapı ve camları kırıldı. İçinde kullanılabilir durumdaki bazı eşya ve malzemeler çalınmaya başladı. Çevrede ikamet edenler ; koridorlarda ve hastane odalarında açılmış kanepelerde geceleyenler, uyuşturucu madde ve içki içmek için hastaneyi kullananlar, içkili halde kavga eden ve camları kıran gruplar, plajdan çıkıp tuvalet ve duş ihtiyaçlarını gidermeye çalışanlar olduğunu gördüklerini belirterek şikayetçi oldular.Hastanenin yakınlarındaki butik otel ve kafelerde olumsuzluklardan etkilendi. Kapı ve pencere camlarının kırık olduğunu gören çocuklar kendilerini bekleyen tehlikelere aldırmadan binayı oyun alanı olarak kullanmaya başladılar. 2 bin 200 metrekare alan üzerine kurulu hastane binasının içi hem bakımsızlıktan hemde kırıp dökmeye dayalı zarar vermelerden harabeye dönerken, bahçe seyyar satıcıların mal indirip bindirdiği ve her türlü aracın gelişigüzel park edildiği otopark olarak kullanılmaya başlandı. Bina giderek geceleri etrafından geçilirken tedirginlik duyulan metruk bir görünüme kavuştu.

Vatandaşlar hastanenin yeni binada hizmet vermeye başladığı 2019 yılından beri sözlü ve yazılı başvurularla, zaman zaman düzenledikleri eylem ve basın açıklamalarıyla atıl kalan eski hastane binasının aile ve toplum sağlığı merkezi olarak kullanılması yönünde taleplerde bulundu. Ancak çürümeye ve yıkılmaya yüz tutan binanın geleceğinin ne olacağı açıklığa kavuşturulamadı.

Tepki ve talepler üzerine geçtiğimiz günlerde ilgililer çocuklar içinde büyük tehlike arzetmeye başlayan binanın kırılan cam ve kapılarını kontrplak benzeri malzemelerle kapattı. Bina yine kendi haline terkedildi.

HERKESİN ARABASI YOK MAĞDURUZ
Mahalle sakinlerinden Olcay Egemen; pandemi dolayısıyla sağlık tesislerinin çok büyük önem kazandığı bir dönemde binanın göz göre göre çürüdüğünü, bir yandan bunu büyük üzüntüyle izlerken diğer taraftan yaşlı oldukları için uzaktaki hastane ve sağlık birimlerine gitmede zorluk ve mağduriyetler yaşadıklarını söyledi. Olcay Egemen; “ Eskiden bu hastanemize ne kadar güzel gelip gidiyorduk. Maalesef kapandı. Bayağı mağdur duruma düştük. Herkesin arabası yok. Yeni hastaneye gitmek bizim yaşımızdaki insanlara çok zor geliyor. Sesimizi duyuralım dedik. Kimse oralı olmadı. Lütfen bu işe bir çare bulun. En azından acil durumlarımızda buraya gelme şansımız olsun.” Dedi.

İÇİ GAYET NORMAL
Nuran Utku ise binanın hala küçük bir tadilatla kullanılacak durmda olduğuna dikkat çekti. Nuran Utku; “ Burası eski bir yer değil. İçi gayet normal. Alelacele bir taşınma oldu. Bina gözümüzün önünde gitgide harap olmakta. Sağlık Bakanlığı’nın bununla ilgilenmesini istiyoruz. “ dedi.

ARABAYA BİLE BİNEMEYEN YAŞLILARIMIZ VAR
Ruhan Türksü İyigül ise babasının 99, annesinin 92 yaşında olduğunu, yürüyemediklerini, arabaya binemediklerini, ihtiyaç olduğunda çok zor şartlarda hastaneye gidebildiklerine vurgu yaptı. Ruhan Türksü İyigül; “ Anne ve babamın her ikisindede kalça kırıkları var. Burası çok yakındı. Tekerlekli sandalye ile bile olsa ilaç yazmaya getirebiliyorduk. Burası bir sağlık ocağı olsa çok mutlu oluruz. Şimdi harap durumda pislik içinde. Her çeşit insan girip yatabilir. Bir taraftan kedi yuvası. Bakanlığımızdan yada kimin elinden geliyorsa rica ediyoruz. Buraya bir oda bile olsa bir sağlık ocağı yapılsın. Yaşlılar için. Bu mahalle için. “ dedi.

YALNIZ YAŞAYAN YAŞLILAR ÇOĞUNLUKTA
Eski hastanenin bulunduğu İsmetpaşa Mahallesinin Foçanın en eski, yerleşik nüfusun en kalabalık ve en fazla yaşlı nüfusa sahip mahallesi olduğunu belirten Coşkan Kılıçoğlu pandemi döneminde ve yazın nüfusun katlandığını söyledi. Coşkan Kılıçoğlu; “ Bu mahalle yaşlılık oranı en yüksek mahalle. Pandemi dönemi yoğunluğunda boş ev yok. Burada bir kişi hastalandı. İlaç yazdıracak. Nereye gidecek. Yaşlıların çoğunun çoluğu çocuğu yakınları Foça dışında. Hastalanan yada ilaca ihtiyaç olan yaşlımız önce bir 15 Tl taksi parası verecek. En yakın sağlık ocağına gidecek. Tabiiki ilacını yazdırırken taksi beklemeyecek. Tekrar bir 15 Tl daha verecek. Eczaneye gelecek. Birde ilaç farkı verecek. Belki de 10 liralık bir ilacı 35-40 liraya mal edecek. Yada yeni hastaneye gidecek. İki kilometre yol tepecek. Sıra bekleyecek. Pandemide 50 yere bulanacak. Ondan sonra tekrar geri dönecek. Burası en azından bir sağlık ocağı olsa 70 – 80 – 90 yaşlarında olan tek başına yaşayan insanların ihtiyaçları görülmüş olacak. “ dedi.

ŞARTLI BAĞIŞ VAR SAĞLIK TESİSİNDEN BAŞKA BİR ŞEY YAPILAMAZ
Binanın merhum hayırsever Reha Midilli tarafından şartlı bağış yapılarak verildiğini ve sağlık kuruluşu yada hastane dışında hiçbir şekilde kullanılamaması için tapuya şerh koyduğunu da hatırlatan Kılıçoğlu sözlerini; “Buradaki insanlar mağdur. Her gün hastane sıralarına gidip gelmekten bıkıyorlar. Aldıkları üç kuruş emekli maaşının bir kısmıyla gidip peşin para ilaç alıyorlar. Bu mağduriyetlerin bir an evvel giderilmesi lazım. Güzelim yer günden güne eriyor. Burası aynı zamanda birinci derece arkeolojik sit alanı. Bu bina çökerse eğer, anıtlar kurulu buraya arsa vasfındadır deyip gelir çukurlar açar, muhakkak tarihi birşeyler çıkar ve bu değer kaybolur. Ağaç dahi dikilemeyen bir alan olur. Çürüyüp gider. Bu yer göz göre göre yitip gitmesin” diyerek tamamladı.

Seyfi GÜL