Vefa Dolu Bir Vedanın Ardından: Ethem Abi Ve Cazibe Abla
Kim bilir kaç tulum sesiyle uyandım; ama güzeldi, memleket hasreti bu kadar mı yansırdı o tuluma? Ethem Abi, kırk yıldır da yaşasa bizim buralarda, hep Çamlıhemşinliydi o; ama adamdı şimdilerde rastlayamadıklarımızdan. Hani o "Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye Abla" şiirindeki gibi… Kimi kardeş, kimi abla bıraktılar bize gitmeden önce. Cazibe Abla'yla ikiz gibiydiler. Küçücük dükkanında sadece kahvaltı veriyordu; kaymak üstü bal... Cazibe Abla'yla beraber zaten kaymak üstüne baldılar…
Sonra tükendi Ethem Abi yıllar süren muhtarlığından, iyi insanların iyilik yapmalarından; kendini tulumuna verdi. Her sabah, kızım Zeytin için diktiğim beş zeytin ağacının yapraklarının arasından süzülen tulum sesleriyle inanılmaz bir Karadeniz özlemi süzülmeye başladı. Telefonumu yazdım, bıraktım ona; "Ne zaman istersen ara beni" dedim. Baktım pek aradığı yok, gittim; "Sen beni aramazsan ben de seni hiç aramayacağım" dedim. O aralar örümcek dediğimiz bir aletle yürümeye çalışıyordu.
Bir gün hop, telefonum çaldı; koca Laz kırmıştı inadını, "Beni cumaya götürür müsün?" dedi. Koştum tabii, benim de ilk cumam oldu ama tabii kapıya kadar. Bir gün tulum sesi yankılanmadı 80. Sokak'ta, bir koşuşmalar duydum; Ethem Abi'yi kaybetmişiz. Anormal bir memleket hasreti vardı, Çamlıhemşin'e gömülmek istermiş hep çocuklarından; olmadı, bağrımıza gömüldü. Çok değil bir gün sonra, o aksanlarını hiç kaybetmeyen Cazibe Abla da gitti, iyi mi… 80. Sokak'tan iki güzel Karadenizli bir gün arayla terk etti bizi. Ben onları çok özleyrum…
NECATİ VURAL / FOÇA