Foça: 1967 Yazı ve Sonrası – Bir Turizm Hikâyesi
Şükrü Ercamat yazdı: Foça: 1967 Yazı Ve Sonrası – Bir Turizm Hikâyesi
Foça: 1967 Yazı Ve Sonrası – Bir Turizm Hikâyesi
10 Ağustos 1967 tarihli Hayat dergisinin kapağında, Ege’nin bir balıkçı kasabası olan Foça’yı merkeze koyan "Paris’ten Foça’ya..." manşeti yer alıyordu.Sayı 33’ün kapak güzeli, üzerinde ekose mayosuyla bir plaj topuna yaslanmış genç bir kadındı: Sue Gaell.
Bu görsel, bir dönüm noktasının habercisiydi.
Türkiye’nin ilk tatil köyü olan Club Méditerranée’in (Club Med) Foça’da açılmasıyla birlikte, İzmir’in bu şirin ilçesi yalnızca bir coğrafi nokta olmaktan çıkıp, uluslararası bir yazlık destinasyonun sembolü haline geliyordu.
Dönemin Ses ve Perde gibi yayınlarının da büyük bir heyecanla duyurduğu bu tesis, sadece tatil anlayışımızı değil, Foça’nın tüm sosyal ve ekonomik yapısını da kökten değiştirecekti.
Avrupa'dan, özellikle Fransızlar olmak üzere zengin turistler akın etti.
O yıllarda Türkiye kıyıları, birçok Avrupa ülkesine göre çok gerideydi.
Foça’daki bu tesis, Türkiye adına uluslararası pazara iddialı bir giriş yaparak, balıkçı kasabasını bir anda lüks bir destinasyona dönüştürdü.
Foça, bir anda yabancı dil öğrenme gayretine giren yerel halkıyla, "Küçük Fransa" lakabını alarak turizm literatürüne girdi.
Sonraki yıllarda Club Med rüzgârı hiç dinmedi.
Takip eden yıllarda artan bu ilgi, Foça'da konaklama tesislerinin ve yerleşimin hızla yayılmasına neden oldu.
Balıkçılık, yerini turizme bıraktı; ekonomik döngünün baş aktörü artık deniz, kum ve güneşti.
Tüm bu gelişmeler Foça’yı kalburüstü zümrenin ve ünlülerin gözdesi yaptı.
Tesis, 2005 yılında kapandığında ise, arkasında 38 yıllık derin bir sosyo-ekonomik miras bırakmıştı.
Club Med’in bayrağı indirmesiyle Foça’da bir dönem kapanmış oldu.
Uluslararası zincirin boşluğunu yerli işletmeler doldurdu.
Turizm daha yerel ve butik bir yapıya büründü.
Foça; Antik Phokaia’nın kalıntıları, görkemli Beşkapılar Kalesi ve yel değirmenleriyle kültürel mirasa dayalı turizm odağıyla yeniden bir çıkış yapmaya çalıştı.
Foça, uluslararası lüks zincirlerin adresinden çok, yerel kimliğini ve Ege ruhunu öne çıkarma gayretine girdi.
Peki, hikâye bitti mi? Kesinlikle hayır.
Bugün Foça, hâlâ Ege’nin en güzel köşelerinden biri olmayı sürdürüyor; yazın kalabalık, kışın ise dinlendirici bir sığınak.
Evet, Foça'nın belde ve köylerinde betonlaşma var, mevsimsellik var, yabancı turist az. Ancak o 1967’deki ilk heyecan, bir başlangıç, bir rüya, bir Ege hikâyesi olarak hâlâ Foça’nın ruhunda yaşıyor.
ŞÜKRÜ ERCAMAT